Fayol Yönetim İlkelerinin ortaya çıktığı dönemin ruhunu açıklayarak yazıya başlayalım.
Bilgi, bilim ve teknoloji arasındaki ilişki incelendiğinde özellikle Rönesansla birlikte gelen pek çok konudaki “arayış”, bilginin artmasına dolayısıyla bilimin gelişmesine ve sonuç olarak da teknolojinin ilerlemesine yol açmıştır. Geri beslemeli bir biçimde birbirini etkileyen bu 3 kavramın -insanlık tarihi de göz önüne alındığında- bir çığ gibi birlikte büyümeleri özellikle teknolojinin gelişiminde en önemli mihenk taşlarından biri olarak kabul edilen buhar makinesinin keşfinden sonra hızlanarak sürmüştür. Buhar makinesinin keşfinden sonra ki en önemli mihenk taşlarından biri de elektriğin özellikle üretim de kullanılmasıdır ki bu süreçte maliyetler düşmüş üretim de patlamalar yaşanmıştır. Yönetim kavramında bazı yaklaşımlarda bulunularak organizasyonlardaki yapıların verimliliğini arttırma arayışları da bu sürece denk gelmektedir .
Özellikle iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişimle iş ve yönetim anlayışları da şekillenerek bu yaklaşımları yeniden uyarlama gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu bakımdan örgüt yapısının konusundaki çalışmaların temel figürleri olarak da karşımıza Henri Fayol (Fayol İlkeleri) ve Max Weber Bürokrasi yaklaşımı ile çıkmaktadır.
Organizasyon Yapısına İlk Yaklaşımlar
Klasik yönetim teorisi kurucusu olarak Fransız maden mühendisi Henri Fayol görülmekle beraber teorisi de onun tarafından öne sürülmüş yönetim ilkeleri üzerine kuruludur. Ancak o bu ilkeleri yönetim içerisinde kesinlikle değişmez kurallar ya da prensipler olarak değerlendirmemiştir.
Fayol genel olarak bir organizasyonun nasıl etkin ve verimli sonuçlar doğuracak biçimde yönetileceği ve bir komuta zinciri içerisinde yer alan yöneticilerin yapması gerekenleri ilke ve kurallarıyla açıklamaktadır.
Yönetim fonksiyonlarını;
- Planlama
- Örgütleme
- Yöneltme
- Koordinasyon
- Denetim olarak belirlemiştir.
Fayol ilkeleri
- İş bölümü; İşin çalışanların bilgi beceri ve yeteneğine göre dağıtılarak uzmanlaşmanın sağlanmasıdır.
- Yetki ; İşin gereklerini yerine getirebilmek için verilen hak olarak tanımlanır.
- Disiplin; Çalışanların emirlere uymaları iyi yöneticilere bağlıdır. İşlerin belirli bir düzen içinde ve istenilen zamanda yapılmasını sağlayacak sistemin kurulmasıdır.
- Komuta birliği ; Herhangi bir çatışmaya mahal vermemek için çalışanlar tek bir patrondan emir almalıdır. Aynı amaca hizmet eden faaliyetler tek yönetici tarafından yürütülmelidir.
- Yönelim Birliği; Her organizasyon biriminin faliyetleri ortak amaçlara hizmet etmelidir.
- Yöneticiler şirket çıkarlarını kişisel çıkarlardan üstün görmek zorundadır.
- Çalışanların ödüllendirilmesi ve ücretler önemli bir motivasyon kaynağıdır.
- Merkezcil ya da olmayan yönetim ( İşin şartlarına ya da personelin yeteneklerine göre)
- Hiyerarşi ; Birbirine yukarıdan aşağıya zincirleme olarak bağlı bir düzen oluşturma.
- Emir. Yazılı ve sözlü emirlere gerek vardır.
- Eşitlik ; Aynı işi yapana aynı para, aynı suçu işleyene aynı cezanın verildiği bir adalet anlayışı olmalıdır.
- İstihdamda İstikrar;Çalışanların uyum için zamana ihtiyaçları vardır.
- İnsiyatif, İşletmelerde sorunlar ortaya çıkmadan önce insiyatif alarak önlemler alabilme, başarı fırsatlarını da öngörerek değerlendirebilme gücü.
- Takım ruhu; Yöneticilerle çalışanlar arasında birlik ve beraberlik ruhunu oluşturmak önemlidir.
Geçmişten kalan bir not..
Kendi çalıştığım kuruma göre değerlendirecek olursam; İş Bölümü ilkesinin Fayol’un tanımlamalarına göre yapıldığını söylemek kendi adıma yanlış olacaktır. Yöneticilerimiz uzmanlaşma yerine herkesin her işi yapması gerekliliğini ifade etmekte bazen kooperatif gibi hukuki bir konuda bazen bazen tamamıyla farklı mühendislik dalları arasında bazen de bir afetteki zararların tespiti hususunda aynı çalışanlara görevler verilebilmektedir.(Örneğin, Elektrik-Elektronik mühendisi olmama rağmen benden inşaatlardaki demir kontrollerini yapmam istenmişti ) Bu ise yönetim ve işle ilgili sıkıntılı sonuçlar doğurmaktadır. Kamuda çalıştığım uzun bir süre tekniker müdürün – ki bilginin daha arka planda kaldığı bir durum-altında görev almış biri olarak öncelikle hiyerarşinin daha sonra da yetki ve disiplinin çalışanlar açısından olumsuz yönlerini görmüş bulunmaktayım. Bu ortamda eşitlik ilkesinden bahsetmek de sanırım yanlış olacaktır. 12. Maddede belirtilen istihdamda istikrar maddesi de yine kurumumuza diğer kurumlardan gelen çalışanlar değerlendirildiğinde onlara adaptasyonla ilgili süre verilmemesi ve sonuç olarak da bu çalışanların çoğundan yararlanılamaması-kaybedilmesi gibi bir sonucu görmemi sağlamaktadır.
Çoğu organizasyonun Bürokratik temeller üzerine kurulduğu temel gerçeklerden biridir. Ancak Weber’in bu konudaki çalışmasından önce başlangıç noktası olarak kabul edilen Fayol’un ilkelerinin ana hatlarına ilişkin öğelerine değinmiş olduk.
Sonraki yazılarımızda Weber ve Bürokrasi yaklaşımını değerlendirmek üzere mutlu günler..
[…] yapısına ilk yaklaşımlardan biri olan Fayol ilkelerinden bahsettikten sonra önemli bir diğer yaklaşım olan Max Weber’in özellikle otorite ve […]
[…] Organizasyon yapısına ilk yaklaşımlardan biri olan Fayol Yönetim İlkelerinden bahsettikten sonra önemli bir diğer yaklaşım olan Max Weber Bürokrasi Yaklaşımı […]
[…] Organizasyon yapısına ilk yaklaşımlardan biri olan Fayol Yönetim İlkelerinden bahsettikten sonra önemli bir diğer yaklaşım olan Max Weber Bürokrasi Yaklaşımı […]